Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
MODA'NIN CAZİBELİ TARİHİ
MODA'NIN CAZİBELİ TARİHİ
Sıradaki kitap, gardırobuna kişilik kazandırmak isteyenlere geliyor. Modanın Tüm Öyküsü bir tür modanın Curriculum vitae’si. Güney Amerika’dan Çin’e geniş bir coğrafyada ve antikçağdan döneminden bugüne didikliyor modayı.
28 Kasım 2014, 10:18

 

Sıradaki kitap, gardırobuna kişilik kazandırmak isteyenlere geliyor. Modanın Tüm Öyküsü bir tür modanın Curriculum vitae’si. Güney Amerika’dan Çin’e geniş bir coğrafyada ve antikçağdan döneminden bugüne didikliyor modayı.

Vitrinler emrimize amade ama biz sıkış tıkış ikinci el dükkanlardan çıkmıyoruz. “Ayyy” diyoruz, “her şey aynı, hiç değişik bir şey yok, üniforma gibi alıp giyiyoruz valla. Şu eskicilere bakmak lazım, ikinci

elcilere.

Gardırobunuza itinayla ruh katılır!

İkinci  elcilerin bit pazarından birkaç farkı var. İçlerinde “bit” yok. Giysileri temizletip ütületip askılara asıyorlar. Eski satıcılar gibi belediyeye işgaliye değil de mal sahibine eşek yüküyle kira ödedikleri için etiketler dudak uçklatıyor ve biz kimbilir kaç vücut eskitmiş o giysilerden medet umuyoruz. Giyince başka biri olacağız, kimseye benzemeyeceğiz sanıyoruz. Biz kendimizi alıp bir yere götüremiyoruz ya, o eski giysiler götürecek. İkinci el dükkanlarda giysi değil kendimize kişilik arıyoruz aslında. Bugünün ve yakın geçmişin modasını saçma hatta gülünç, eski modaları “kişilikli” bulmamız biraz da bundan.

 

 

Modanın gülünçlüğü, dönemin gülünçlüğü olabilir ancak. Moda dediğimiz, bizzat yaşadığımız hayatın yansıması. İnançlarımızı, kültürümüzü, siyasetimizi kombinleyip arşivleyen bir şey. Tanrılarımızla ilişkimiz, okuduğumuz ronmanlar, izlediğimiz filmler, dinlediğimiz müzikler, devlet kaynaklı yasaklarımız neyse modamız da o.

image
Pire yuvası kafalar!
Göründüğünün ya da gösterdiğinin ötesinde anlamlar taşıyan bir şey moda. Elimdeki kallavi arşivden, Modanın Tüm Öyküsü’nden kanıtlar sunabilirim. Rokoko döneminden Marie-Antoinette’in öncüsü olduğu aşırı gösterişli saç modelleri ve başlıklar mesela. Zarafet kelimesiyle eşanlamlı bu dönemin kafalarına eleştirmenler “pire yuvaları” diyormuş. Çiçekler, inci dizileri, aile bireylerinin heykelciklerinin kondurulduğu saçlarda güncel olaylara da atıfta bulunuluduğundan uzun süre yıkanmıyormuş çünkü. Pisliğe rağmen zarafet!

“Nezaket” sözücüğünün bendeki çağrışımı, günümüz erkeğinin kadının eline öpücük kondurması. Hukuki tabirle eşim, halk diliyle kocam Alper’e kitabı okurken bunu söylediğimde “el öpmek çağdışılık” dedi, “bugün böyle bir davranış yok ki!” Gülüp romantik dönemi okumaya devam ettim. Yerleri süpüren yastık destekli elbiseler içindeki kadınlar, heybetli kolları da ekleyince rahat hareket edemiyor ve bu dönemde erkekler nazik olmaya çalışarak eğilip onların yumuşacık ellerini öpüyor. Napolyon Savaşları’nın sürdüğü, ilerleyen dönemde Britanya İmparatorluğu’nda köleliğin yasaklandığı dolayısıyla pamuk üreticilerinin darbe yediği ve piyasada Amerika’ya yer açılan bir dönemden bahsediyoruz. Şöyle bağlayayım: El öpme trendinde düşüş böyle başlıyor. Kitap el öpmekten bahsetmiyor, kişisel bir yorum bu. Yan yana iki sayfanın altında akan, ilgili dönemin modasını nelerin etkilediğini anlatan “önemli olaylar” muhakameye yardımcı.

Kitaptan yorum okumak istiyorsanız hemen bir örnek vereyim. Viktoryen dönemin “savurgan gösterişliliğinin yanında ısmarlama takımlar, kadınlara kullanışlı bir alternatif sunuyordu.” Farklı hava şartlarına ve şehir hayatına uygun giysilerin tercih edilmesi, “kadınların artan özgürlüklerine ve Viktoryen dönemin sonunu getiren ‘kadınların oy kullanma hakkı’na yönelik ilk adımları yansıtmaktadır.”

Her kitabın hitap ettiği bir kitle var. Modanın Tüm Öyküsü, farklı kesimlerden oluşan geniş bir kitlenin ilgi alanına giriyor. Çünkü Azteklerden Çin’e, Orta Asya’dan Amerika’ya uzanan geniş bir coğrafyada ve antik Yunan ve Roma döneminden bugüne didikliyor modayı. Moda endüstrisinin yanı sıra sosyoloji ve tarih alanında çalışanların ve “gardırobuna ruh katmak” için ikinci elcilerin kapılarını aşındıranların edinmesinde fayda olabilir. 

Moda tarihinden satırbaşları
M.Ö. 47-33

Önde gelen politikacı, yazar ve hatip Cicero, sürekli olarak giyime ait Roma geleneklerini ve metaforları etkili retorik silahlar olarak kullanır.

1150
Tezgahta dokunan pamuklu kumaşların kullanımı, Güneybatı boyunca hem gündelik giysilerde hem de tören giysilerinde yaygınlaşır.

1350’ler 
Giysileri bağlamak için kuş gözlerine geçirilen ve genellikle dekoratif agraflarla süslü “kancalar” kullanılmaya başlanır.

1564
Kola, kırmalı yakaları kolalamak ve hazırlamak için ilk kez ticari bir ürün olarak Londra’da Mistress Dinghen van der Plasse tarafından üretilmeye başlanır.

1630’lar
Kadın giyimnde, daha yüksek bel ve daha düşük yaka hatları göze çarpar. Kadınlar kolları dirsek hizasında kıyafetler giyerek kollarının bir kısmını açıkta bırakırlar.

1675
Kadın modacılar lonca statüsü elde eder ve tasarım yapıp gayrıresmi saray elbisesi üretmeye hak kazanır. Böylece ilk butikler ortaya çıkmış olur.

1750
İskoç kültüründe, şiir ve şarkılarda Kıyafet Kanunu’na duyulan nefret dışa vurulur. “Am Breacan Uallach” ekose kumaşı yücelterek onu tüm İngiliz giysilerinin üzerinde tutar. 

1776
Aksesuar ticaretini organize eden kadın moda tacirleri, tüycüler ve çiçekçiler topluluğu oluşturulur.

1781 
Londra Highland Topluluğu’nun baskısıyla Kıyafet Kanunu yürürlükten kalkar. Tartan (ekose), tekrardan yasal olarak giyilmeye başlanır. 

1800’ler 
Ayakkabı bağı kullanıma girer. Kadınlar, ayak bileklerini ön plana çıkaran, bağcıklı, zarif çizmeler giymeye başlar.

1881 
Kadın modacılar, erkek terzilerle eşit haklara erişip resmi saray giysilerinin balen ve çember kafeslerini üretebilir hale gelir.

1846
Amerikalı mucit Elias Howe, ilk masuralı dikiş makinasının patentini alır.

1868
Sektörde sıkı düzenlemeler yapmak amacıyla ilk sendika, Chambre Syndicale de la Couture kurulur.

1901
ABD’de çıtçıtlar piyasaya sürülür ve bluz ya da korsajları eteğe tutturmak amacıyla kullanılmaya başlar.

1924 
Avrupa’da viskoz olarak bilinen suni ipek, ipeğe yapay bir alternatif olarak piyasaya sürülür.

1940’lar
Amerika’da kaşmir ve devetüyü kazaklar üretilmeye başlanır.

1951
Şarkıcı Bing Crosby, blue jean giydiği için bir otele kabul edilmez. O dönemde bu giysiler “denim işçi tulumlarıyla” bir tutulmaktadır.

Kitapta son altmış yılın önemli olaylarının sadece tasarımcıların ve büyük moda markalarının isimleri ile anılması dikkat çekici. Buradan şu sonuca varmak mümkün: Moda tekeli kendini tekrar etme döngüsünü kıramıyor ve yeni çağ insanının ihtiyaçları umurunda değil.

MODANIN TÜM ÖYKÜSÜ
Marnie Fogg
Çeviren: Emre Gözgü
Hayalperest Yayınevi
2014, 576 sayfa, 89 TL.

Perihan Özcan

 


DİĞER HABERLER

YAZARLAR

KONUK KOLTUĞU KONUK KOLTUĞU
 DOLANDIRICILAR CUMHURİYETİ -Timur Soykan
Engin Ertem Engin Ertem
 KENTSEL DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜN CAN SİMİTİ
Mutlu Demirdelen Mutlu Demirdelen
 İRANLI'NIN KKTC'Yİ SİNSİ İŞGAL GİRİŞİMİ
Cansu Aksoy Cansu Aksoy
 AİLE MAHKEMELERİNİN DİKKATİNE!
Av. Remzi Kazmaz Av. Remzi Kazmaz
 AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Süleyman Yıldız Süleyman  Yıldız
 AKLIM BOSNA'DA KALDI

SİTE ANKET

TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK SORUN NEDİR ?








EN ÇOK OKUNANLAR