İstanbul eski İstihbarattan Sorumlu eski Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer, Balyoz ve Hrant Dink davaları hakkında önemli açıklamalar yaptı.
Samanyolu Haber Televizyonu’nda konuşan Yılmazer, Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi Erhan Tuncel‘in tahliye olması ile ilgili “Erhan Tuncel nasıl salı verdi kardeşim izah etsinler. Bu adam ‘Tahliyesinden hemen önce bir mektup gönderdi. Birilerini tehdit etti’ dedim. Başbakan rahatsız olacaksa bu tehditlerden rahatsız olacak. Çok önemli bir makama getirdiği insanları cezaevindeki kriminal insanlar tehdit ediyor. O tehditlerde sonuç doğuruyor. Araştırıldığında bulunur cezaevinden kime nasıl mektup göndermiş.” dedi.
AZ KİŞİ TUTUKLANIRDI
Yılmazer, Balyoz Davası’nda tutukluluk sayısının fazla olmasının asıl nedenini ise dönemin 1. Ordu Komutanlığı’nın ön soruşturmaya izin vermemesine bağladı. Balyoz soruşturmasında bir ön soruşturma safahatı yaşanmadığının altını çizen Yılmazer “Çünkü polisin kendi düzleminde bir ön soruşturma yapabileceği bir konu değildir Balyoz. Fakat o dönemin askeri yetkilileri, bu ön soruşturmayı savcılık makamına yardımcı olacak bir anlayışla yapmadılar. Bu desteği savcılığa sunmadılar.”
DELİLLER ELDEN GEÇİRİLMELİ
Balyoz Darbe Planları’nın yer aldığı belgelerle ilgili Cumhuriyet savcılarının askeri makamlara yazı yazarak belgelerin ne anlama geldiği konusunda bilgi istediğini hatırlatan Yılmazer, askeri makamların savcılığa gönderdiği teknik raporda Balyoz’un bir darbe semineri olduğu yönünde bilgiler yer aldığını kaydetti.
Askere ‘Cemaat’ sivile ‘topuk selamı’ dedi
Yılmazer, Ergenekon ve Balyoz davalarının Başbakan talimatları ile yürüdüğünü şu cümlelerle anlattı: “Bu iş en başından beri Başbakan’ın bilgisi onayı ve talimatları ile yürümüştür. Operasyonları yüreklendirmiş, teşvik etmiş, onay vermiş ve desteklemiştir. Bu işin meşruiyeti açısından bizim için olmazsa olmazdı. Şimdi siz askerlere gider ben birşey yapamıyorum bunlar Cemaatçi, Cemaa’te söz geçiremiyorum bunlar yapıyor derseniz, sivillere gider askerlere biz topuk selamı çaktırıyoruz derseniz biz nerede duracağız o zaman? Bu işin meşruiyeti ne olacak?”
Kaynak : BUGÜN GAZETESİ