Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
DARBEYİ HEPİMİZ ALDIK
DARBEYİ HEPİMİZ ALDIK
TBMM Darbe Araştırma Komisyonu'na bilgi veren gazeteci-yazar Fehmi Koru, 17-25 Aralık sürecinde neden arabulucu olarak gönderildiğiyle ilgili, "Olup bitenleri yakıştıramıyorum. Bence Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan da o dönem yakıştıramadılar, onun için beni gönderdiler" dedi.
20 Ekim 2016, 22:09

 

Fehmi Koru, 17-25 Aralık sürecinde Fethullah Gülen ile görüşmek üzere, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ABD’ye nasıl gönderildiğini şöyle anlattı:

“18 Aralık akşamı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ikametgahında, bir gün önceki savcı, polis olaylarıyla ilgili karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak için görüştüm. ‘Bu nedir, devletin savcısı, polisinin kullanılması mümkün olabilir mi, cemaatle ilgili bir olay mı?’ diye bana sordu. Ben de gidip, direkt sorayım dedim. Karşılıklı olarak gitmem konusunda anlaştık. Ama Başbakan ile de görüşelim dedim. Aradım ve ertesi sabah Kısıklı’daki evinde randevu verdi. Sabah 08.00-08.30 gibi gittim. Gitmem konusunda aynı isteğin onda da olduğunu gördüm. Bu işin arkasında Fethullah Gülen’in olup olmadığını merak ediyorlardı. Hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan tereddütler yaşıyorlardı. Başbakan Erdoğan, ‘Hemen git’ dedi.

Benim ABD uçağım ertesi gündü. Bana kendi makam uçağını tahsis edeceğini söyledi. Kabul etmedim. Ertesi gün gittim. Görüşme gittiğimden bir gün sonra gerçekleşti. Gülen bana, ‘Bu işlerle, kasetlerle, videolarla alakamız yok. Tasvip etmeyiz. Bunlar bizim arzu edeceğimiz şeyler değil. Biz dershanelerimizin kapatılmasını tasvip etmiyoruz. Hizmet hareketiyiz. Bize saldırılar var, sosyal medyada şahsıma ve sevdiğim insanlara saldırılar var. Bizimle irtibatlı, güvendiğimiz bazı insanlar görevden alınıyor, bu böyle devam etmese iyi olur. Bunlar durdurulsun’ dedi. Yaklaşık 40 dakika görüştük. Ben bunları not alayım, size göstereyim dedim. O da ‘Ben Sayın Cumhurbaşkanına mektup yazayım, sen ver’ dedi. Ertesi gün bana kapalı bir mektup geldi. Dündüğüm gün 24 Aralık’ta doğruca Sayın Gül’e gittim ve ona hitap eden mektubu verdim. Başbakan da ertesi gün bekliyordu beni.

25 Aralık’ta daha kapsamlı bir operasyon gerçekleşti.

Başbakan ile resmi konutunda saat 3 gibi görüştüm. Söylediklerini anlattım ve mektubu söyledim. Başbakan, ‘Mektubu ben de okurum. Madem böyle samimi havadaysa, oğluma tutuklamaya kadar bugün olanlar ne peki?’ dedi. Benim kanaatim sanki başka bir iradenin olduğu ve o operasyonları onun düzenlediği idi. Ama Sayın Cumhurbaşkanı o kanaatte değildi.”

Olup bitenleri yakıştıramadığını anlatan Koru, “O kadar fedakarlıklarla yapılan eserleri ortadan kaldıracak bir şeyi yapmalarını yakıştıramıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan da onların böyle bir şey yapabileceğini yakıştıramadılar ve bence onun için beni gönderdiler” dedi. Koru şöyle devam etti: “Bu olaylar sonunda en büyük darbeyi sadece Fethullah Gülen, FETÖ değil, hepimiz aldık. Benim de içinde çoğu zaman iftiharla yer aldığım bir fikir aldı. Zedelenmeyen hiçbir itibar kalmadı. Bundan dolayı herkes fikren, itibar olarak zedelendi.”

“ZAMAN GAZETESİ KURULDUĞUNDA CEMAATİN YAYIN ORGANI DEĞİLDİ”

 

1986-1998 yılları arasında FETÖ’nün yayın organlarından Zaman gazetesinde üst düzey yöneticilik ve yazarlık yapan Fehmi Koru, “Zaman gazetesi ilk kurulduğu 1986 yılında cemaatle ilişiği yoktu. Alaaddin Kaya, İhsan Arslan ve Necati Aktülün ortaklığıyla kuruldu. Bir yıl sonra cemaatin kontrolüne geçti, diğer ortaklar ayrıldı ve Alaaddin Kaya kaldı. Ben 1998 yılına kadar çalıştım. O zamana kadar, üniversite gençliğiyle ilgilenen, yurtlar, dersaneler, okullar açan, gerçekten de hizmet sıfatıyla anılan bir gruptu” dedi. Sadece kendisinin değil, harekete hizmet verenlerin birçoğunun bu grubun gerçek yüzünü son bir yıl içinde, 17-25 Aralık’tan sonra görmeye başladığını söyleyen Koru, “Hizmet hareketi diye girenlerle sinsi fikirleri olanları birbirinden ayırmak lazım” diye konuştu.

“CEMAAT 28 ŞUBAT’TA ZARAR GÖRDÜ”

28 Şubat döneminde Fetullah Gülen’in “Türban teferruattır” sözünün sorulması üzerine de Koru şunları söyledi: “28 Şubat’ta cemaat çok büyük zarar gördü. O dönemde baskılar daha büyük öfke doğurmasın diye birden bire bir dönüşüm yaşadılar. Öncesinde kendi eşleri ağızlarını bile kapatacak şekilde örtünüyorlardı. Ama sonra değiştiler” dedi

Fırat Tur


DİĞER HABERLER

YAZARLAR

KONUK KOLTUĞU KONUK KOLTUĞU
 DOLANDIRICILAR CUMHURİYETİ -Timur Soykan
Engin Ertem Engin Ertem
 KENTSEL DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜN CAN SİMİTİ
Mutlu Demirdelen Mutlu Demirdelen
 İRANLI'NIN KKTC'Yİ SİNSİ İŞGAL GİRİŞİMİ
Cansu Aksoy Cansu Aksoy
 AİLE MAHKEMELERİNİN DİKKATİNE!
Av. Remzi Kazmaz Av. Remzi Kazmaz
 AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Süleyman Yıldız Süleyman  Yıldız
 AKLIM BOSNA'DA KALDI

SİTE ANKET

TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK SORUN NEDİR ?








EN ÇOK OKUNANLAR