Güzel ülkemiz için yazıyoruz - KAPATTIKÇA BATARSINIZ / Şirin Payzın Şeffaf Gazete
http://www.seffafgazete.com/haberler/manset/21993/kapattikca-batarsiniz--sirin-payzin

 

KAPATTIKÇA BATARSINIZ / Şirin Payzın
KAPATTIKÇA BATARSINIZ / Şirin Payzın
Burhan Kuzu telefon dinlemeleri konusunda şöyle demiş “bu telefon kayıtları doğru bile olsa kimse inanmıyor halkta karşılığı yok" Baştan tavrımızı koyalım. Telefon dinlemelerin her türlüsüne karşıyım.
27 Şubat 2014, 10:14
 
Burhan Kuzu'nun "kasetler doğru olsa bile halkta karşılığı yok kimse inanmaz" sözlerini "AKP seçmeninde karşılığı yok" olarak anlamamız gerekiyor. Yoksa " yolsuzluk olsa bile bizim seçmen buna takılmaz" olarak mı algılamalıyız?

Burhan Kuzu telefon dinlemeleri konusunda şöyle demiş “bu telefon kayıtları doğru bile olsa kimse inanmıyor halkta karşılığı yok" Baştan tavrımızı koyalım. Telefon dinlemelerin her türlüsüne karşıyım. Her gün yeni bir örgüt ismi öğreniyoruz ve bu örgüt bahanesiyle dinlenen insanların isimleri ortaya saçılıyor. Sebebi ne olursa olsun insanların özel hayatlarına böyle girilmesi kabul edilemez. Hiçbir gerçek demokraside bunun yeri yoktur ve açık açık insan hakları ihlalidir. 

Ancak gerçek demokrasilerde bir şey daha kabul edilemez. “Nasıl olsa hesap vermek mecburiyetinde değilim. Halk beni seçti istediğimi yaparım” anlayışı.
Sokaktaki seçmen nerede duracağına, neye inanacağına şaşırmış durumda. Bir yanda kendisine olmasını asla istemeyeceği bir yöntemle ortaya dökülen ses kayıtları, diğer tarafta şeffaf olmamakta ısrar eden bir yönetim anlayışı. 

Ses kayıtları, telefon konuşmalarının dökümleri, birbirinden ciddi yolsuzluk iddialarıyla ilgili halkın beklentisi zannedildiği gibi tansiyonun sürekli yükseltilmesi değil, gerçeklerin açığa çıkması. Ve eğer varsa bir komplo bunun yarın öbür gün başkasının başına da gelmemesi için siyaset kurumunun gerekli adımlardı atması. AB normlarında demokrasi ve özgürlüklerin garanti altına alınması. Şeffaflık, belgelerle iddiaları çürütebilmek ve tabii hukukun üstünlüğü. 

Ancak anlaşılan hükümet cephesinde rüzgar bu yönden esmiyor. 

Sayın Burhan Kuzu’nun “kasetler doğru olsa bile halkta karşılığı yok kimse inanmaz” sözlerini “AKP seçmeninde karşılığı yok” olarak anlamamız gerekiyor. Yoksa “ yolsuzluk olsa bile bizim seçmen buna takılmaz” olarak mı algılamalıyız? 

Bu talihsiz açıklama AKP seçmenine de yapılmış bir haksızlıktır. Sağ siyasetin ileri gelen isimlerinden Mehmet Keçeciler bakın hükümetin Bakanlarına nasıl sesleniyor. “Bu hükümetin içinde benim çok sevdiğim arkadaşlarım var. Alınmasınlar, kızmasınlar ama sandıktan alacağınız oylarla yolsuzluk iddialarını temizleyemezsiniz. Tecrübem size bu tavsiyeyi vermemi gerektiriyor. Biz aynı böyle bir durumda arkadaşlarımızı korumaya çalıştık, mahkemeye gitmesinler diye direndik oy kaybettik.” 

Mehmet Keçeciler sağ siyasetin kitabını yazmış bir siyasetçi. AKP’nin içindeki milli görüş damarını da, liberal sağ kanadını da iyi tahlil eden bir siyaset adamı. Siyasi bir beklentisi yok. Siyaseten kaybetmenin de kazanmanın da ne olduğunu iyi biliyor. “Hükümet sandıktan %50 hatta %70 oy alarak çıksa bile bu aklandığı anlamına gelmeyecek. Seçmenin kafasında yolsuzluk iddiaları yer etti. Ne kadar kapatmaya çalışırsanız daha çok bulaşır. Biz zamanında bunun tecrübesini acı şekilde yaşadık. Kapatmaya çalıştıkça oy kaybettik. Ne zaman buyurun araştırın dedik oy kazandık. Başbakan doğru bir iş yaptı bakanlarını görevden aldı. Şimdi bunun devamını getirmek lazım. Fezlekelerin işleme konulması lazım. İddiaların belgelerle çürütülmesi yani iddialar yalansa hukukun devreye girmesi lazım. Ancak hukuk yoluyla aklanabilirsiniz. Bu tip olaylar bir kere kutudan çıktıktan sonra kapatıp, örtmek mümkün değildir " 
Şimdi mesele şudur. Burhan Kuzu ve diğer AKP’li siyasetçiler Mehmet Keçeciler’e kulak verecekler mi? Bu ülkenin siyaset, yolsuzluk, hukuksuzluk tarihine kalın bir çizgi çizip “temiz siyaset” için adım atacaklar mı? AKP’ye oy veren ya da vermeyen seçmeni ayıramazsınız. Mehmet Keçeciler güzel bir analiz yapıyor: 

“AKP bu iddiaların sadece kendisine komplo için ortaya atıldığı izlenimi veriyor. Oysa Türkiye’de her dönemde yolsuzluğa bulaşanlar oldu. Ama iktidarlar kendi dönemlerinin hesabını vermedi. Bir sonraki iktidar da kendinden öncekileri yargılatmak için uğraştı. Hesap sorulabildiyse hep bir sonraki iktidar zamanında oldu.” 

Bundan neyi anlıyoruz? Bu gidişata bir dur denilmez ise, her şey paralel yapı, lobi, dış güçler bahanesine sığınılarak kapatılmaya çalışılırsa tarih tekerrür edecek. Seçmen inanmıyor demek işin kolay yolu. Zor olan bu sistemi değiştirmektir. 

Böylelikle “Doğru olsa bile bizim seçmen inanmaz” deyip size oy verenlere de haksızlık etmemiş olursunuz. 

Başka türlü siyaset de mümkün!

www.sandikbaşındayız.org sitesini duydunuz mu? Seçimlerin adil ve şeffaf olması için iki platform kuruldu. Oyveötesi.org ve sandikbaşındayiz.org
Yerel seçimlerde işbirliği yapacaklar. Amaçları gönüllüleri örgütlemek ve sandık güvenliğini sağlamak. Bağımsızlar. Siyasi partilerden ayrı bir mücadele yürütüyorlar. Zira seçmenin partilere inancının kalmadığın düşünüyorlar. 

sandıkbaşındayız.org şu ana kadar 3000 kişiyi bünyesine katmış durumda ama daha fazla gönüllüye ihtiyaçları var. 

Bütün bu yeni girişimler “gezi eylemlerinin” bir sonucu. Yeni bir siyaset, yeni bir duruş, yeni bir Türkiye için insanlar güç birliği yapıyorlar. Örgütleniyorlar. 

Bunu doğru okuyabilen kazanacak. Anlayamayan kaybedecek. Siyasetin nabzı artık farklı atıyor.

image

Şirin Payzın