Hukukun İlmi açıdan değersizliğini 1846 yılında yazdığı makale ile ortaya koymuş Alman hukuk adamı savcı Kircmann’ı okumamış kamu yönetiminden hukuka atlamış YÖK üyesi olmuş ve orada kalmak için her türlü asimetrik ve paralel taklayı atmış ortaçağ kafalı, yasakçı, bağnaz zihniyet Hukuk gibi ilim olmayan bir bölümü bütün ilimlerin üstünde ve önünde kullandıkları yazım klişesi kırıldı.

        Hukuk, Tıp, Dişçilik, Eczacılık, Mühendislik Fakülteleri ile Eğitim Fakülteleri’nin ağırlaştırılmış Yatay Geçiş ve Diploma Denkliği adına yapılan hukuksuzlukları bir, bir dökülüyorlar.

Hukuk nesnel bir alandır, İlme değil, verilere bağlıdır.

Hukuk cübbe ile sıfat ile değil, hak ve adaleti dağıtarak, İnsanımızı mutlu ve müreffeh yaşatarak, Toplumumuzu Demokrat Refah devletinde birey olmanın mutluluğu ile, vatandaş olmanın hazzını yaşatacak ortamı hazırlayarak, kendisini topluma kabul ettirmelidir. Kısaca zorlaştırmamalı, kolaylaştırmalıdır.

         Bunlar; insanların kendi imkânları ile çocuklarını “özel öğrenci” statüsünde yurt dışında okutmaması için ellerinden gelen zorluğu koyan zihniyettir. Burslarla, kurslarla okuyanlardan beklenecek teşekkür de böyle olsa gerek.

Bunlar; ortak programlarla Türk dilinin gelişme ve genişlemesine engel kafalardır. Türk Üniversitelerinin kadrolarını işgal ederler, Maaşlarını Türk parası olarak Türk milletinin vergi kazanından alırlar, Türk çocuklarına İngilizce dili dayatırlar. Dünya Eğitimin dili Ana dili olmalıdır derken, kendi dilleri dünyanın konuşulan 3. Dili iken; bu batı sıfatlıları anlamak mümkün değil.

        Bu kafalarla ne Türkçe Akademik dil olur, ne de Türk Akademisyen, Avrupa kürsülerinde ders verecek yer bulur. Kalite ve krat meselesi? Dil, vizyon, misyon, kavrukluk meselesi.

         YÖK Başkanı emanetçi gibi gelmiş, Eğitimde Globalizmi, sömürüyü ve karşı hamle olarak Uluslararasılaşma mecburiyetimizi görmüş, anlamış etliye sütlüye karışmaz tavrından sebep inisiyatif alan hukukçuluk kisvesinde kıdemli üyeler var. Kurulda ikinci dönem tekrar atanmış cevherler var, dil bilmez lâl’ler var. Bol, bol intihaller var. Aynı okulda lisansa başlayıp, aynı okulda sözde Profesör olanlar var.

YÖK icra kurulunun 6 üyesi ikinci kez kendilerini tekrar atattırma becerisini göstermişler. Bu beceriyi işlerinde ve bilgilerinde de görsek de alkışlasak. 45 bin Akademisyenimiz dururken, üstüne üstlük AB’nin Eğitimle ilgili tüm anlaşmalarını ve taahhütlerimizi de, kaliteyi de, Bolognayı da, Lizbonu da, Bergeni, Berlini, Bükreşi ve Dünya da eğitimin gittiği yeri bilen onca adamımıza ayıp olmuyor mu, hak yenmiyor mu ???
         Nedir bu hocaların üstün başarıları? Kamuoyu bilgilenmeli.

Bilgelikleri, tecrübeleri, yönetim kabiliyetleri hayatlarında kaç kişiyi yönetmişler ki; YÖK gibi Kurul olarak kurulmuş ama Rabbenacı zihniyetlerle Kurum olmuş her tarafından Kurum, İs ve Pislik akan bir Şebekeler üssüne dönüşmüş kurula tekraren atanmak için kulisler yaptılar, YÖK Ankara’nın memurin takımının elinde hep mazeret hep dert büyüten bir organ olmuş. Pasta büyük, millet keriz, kravatlı kurnazlar ne bulsak yeriz. Yeni Cumhurbaşkanımızın; TBMM’yi ve çıkardığı kanunu dahi tanımayan kalite adına hiçbir katkısı olmayan TC Mahkemelerini dahi hukuki dolambaçlara saran, yalanlar üretme cüreti gösteren, nitelik ve nicelik büyümelerinde; İçindeki Arızalı zihniyetlerce adeta Metamorfoz’a uğratılmış, kalite adına ortaya hiçbir değer koyamamış, Ülkemin ortak heyecanları adına hiçbir eser ürettirememiş, bilim teknoloji adına bir üniversitesini dünya markası olmaya namzet dahi yapamamış, Kendisine yabancılaştırılmış bu bilim kisveli esarethaneden bu ülke derhal, behemal kurtulmalı, kurtarılmalı.

Yasakçı zihniyet ve Beslemeleri; çok iyi bir konsensüstü, Elan da devam ediyor.
Kişiler ve kimlikler ve de Roller değişmiş.
Sistem aynı sistem.
Düzen aynı düzen.

Yalçın Koçak

Şeffaf Gazete.com