2002'den bu yana Türkiye'nin gündeminden çıkmış olan olağanüstü hâl (OHAL) uygulaması, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tekrar yürürlüğe sokuluyor.
Daha önce hiç ülke genelinde ilan edilmemiş olan OHAL, güneydoğu bölgeleri ve PKK'ya karşı yürütülen operasyonlarla özdeşleşmiş bir uygulamaydı.
1982 Anayasasında temelleri atılan ve 1983'te yasalaşan OHAL kanunu, 1987 yılından 2002 yılına kadar toplam 15 yıl boyunca, süresi 46 kez Meclis kararıyla uzatılarak doğu ve güneydoğu illerinde uygulanmıştı.
AFP
OHAL dönemini başlatan karar ise 1987'de iktidardaki Anavatan Partisi ve Başbakan Turgut Özal tarafından alınmıştı.
15 yıllık dönemde toplam 13 ili kapsayan OHAL bölgesi ilan edilmiş, gerekçe olaraksa 'Artan terör olayları' gösterilmişti.
OHAL ilk etapta Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Siirt, Tunceli ve Van'da geçerli olmuş, daha sonra bu listeye Adıyaman, Bitlis ve Muş mücavir (Komşu) iller olarak eklenmişti.
1990'da il olan Batman ve Şırnak da OHAL bölgesine dahil edilen son iki ildi.
DHA
Geniş yetkileri nedeniyle kamuoyu tarafından 'Süper vali' olarak adlandırılan OHAL bölge valilerinin ilk ise Hayri Kozakçıoğlu olmuştu.
Kozakçıoğlu, 4,5 yıl boyunca yürüttüğü OHAL valiliği görevi süresince çok sayıda suçlamayla karşı kartşıya kaldı Kozakçıoğlu esrarengiz şekilde öldü
Kozakçıoğlu, 1990'larda Birleşmiş Milletler'in sağladığı , o dönemin parasıyla 2 milyar lira tutarında olan fonu kişisel hesabına geçirdiği iddialarıyla da gündeme gelmişti. Dönemin Cumhubaşkanı Süleyman Demirel "Paralar örtülü ödenekten teröre karşı mücadele için verilmiştir. Ancak ne için harcandığı açıklanırsa devlet sıkıntıya düşer" diyerek Kozakçıoğlu'nu savunmuştu.
Kozakçıoğlu 2013 yılında hayatını kaybetmişti. Ölüm nedeninin intihar olduğu belirtilmişti.
OHAL ile birlikte anılan diğer kavramlar da 'faili meçhul cinayetler' ve işkenceydi.
OHAL'in geçerli olduğu illerde gözaltılar, işkence ve gündüz saatlerinde kentlerin, ilçelerin merkezinde işlenen cinayetlerin sorumlularının bulunamaması, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde mahkûm edilmesine neden olmuştu.
Askerin cephesinde ise bir sıkıyönetimin fiilen uygulandığını 1990 ile 1994 arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan Doğan Güreş
2005 yılında CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve avukat Serdar Yavuz tarafından hazırlanan raporda, OHAL dönemi boyunca 5 binin üzerinde sivilin öldürüldüğü belirtiliyordu.
Sezgin Tanrıkulu, geçen yıl BBC Türkçe'ye verdiği bir mülakatta da OHAL dönemlerindeki hak ihlallerinin sorumlusunu tek bir kelimeyle özetliyordu: JİTEM
DHA
1987'de OHAL bölgesinin ortaya çıkışıyla birlikte kurulan JİTEM'in varlığı dahi uzun süre tartışma konusu olmuştu.
Kamu kuruluşları ve hükümetler, JİTEM adlı bir oluşumun olmadığını ifade etse de 2011 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada JİTEM'in "İçişleri Bakanlığı'nın onayı olmadan ve Genelkurmay'dan görüş alınmadan Jandarma Genel Komutanlığı'nın kendi inisiyatifiyle kurulmuş olduğu" sonucuna varılmıştı.
Sezgin Tanrıkulu JİTEM'i tanımlarken yapılanmanın amacını "Yok etme ve sindirme. Yok ettiler. Devlet büyük küçük demeden herkesle uğraştı. Herkesi öldürmek konusunda bir sınırlama yoktu. O konuda eşit davrandılar" diyerek tanımlıyordu.
AFP
1994'ten itibaren OHAL bölgesinin kapsamı daraltılmaya başlandı.
Önce Bitlis, OHAL'in komşu ili haline getirildi ardından da Elazığ OHAL kapsamından çıkarılan ilk il oldu.
Kasım 2002 yılına gelindiğinde OHAL sadece Diyarbakır ve Şırnak'ta geçerliydi.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kurduğu ilk hükümetin gerçekleştirdiği öncelikli icraatlerden birisi 15 yıllık OHAL sürecini sonlandırmak olmuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidara geldiklerinin birinci ayında OHAL'i kaldırdıklarını yaptığı konuşmalarda sıkça tekrarlamıştı.BBC Türkçe