Güzel ülkemiz için yazıyoruz - AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI Şeffaf Gazete
http://www.seffafgazete.com/yazarlar/Av-Remzi-Kazmaz/40527/akbelen-ormanlari-ve-paris-iklim-anlasmasi

 

Av. Remzi Kazmaz

Av. Remzi Kazmaz
AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI
6 Ağustos 2023, 15:01
 
Tam iki yıldan bu yana çevreciler bilim adamları Akbelen’de İkizköy’de devam eden bu çevre katliamına destek vermesinin en büyük nedenini sizlere bir kez daha Paris İklim Antlaşması üzerinden anlatmak ayrıca bu vesile ile kamuoyunu aydınlatmak isterim.
 
Bilindiği üzere Şirket Yeniköy ve Kemerköy santralleri için Linyit kömürü çıkarmak amacıyla Orman genel müdürü gerekli izinleri aldığını söyleyerek Akbelen orman sahası altındaki linyit kömürünü çıkarmak için bütün gücüyle ormana saldırdı.image
 
 Haliyle yaşam alanlarını koruyan köylülerin yanı sıra Çevre dostları ve bilim adamları da bu davaya destek için köylülerin yanında yer aldı. Köylüler yaşam alanlarını savunurken çevreciler de ülkenin ve Dünyanın geleceği için oradaydılar.
 
Bir tarafta yaşam alanını, köyünü koruyan halk diğer tarafta dünyaca tüm ülkeler tarafından terk edilen termik santrallerin işletmek ve cebine yıllık 200 milyon dolar koymak isteyen Limak İnşaat. Linyit termik santralinin atmosfere salacağı karbondioksit ve gazlar ozon tabakasını delen sera gazını oluşturacak. Tüm dünya bu fosil yakıt uygulamalarından vazgeçip yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneliyor. 2 yıl önce Paris İklim Antlaşması’nı da karbon salınımını bırakacağız, termik santralleri kapatacağız diyerek imzaladık. Böylece 2053 yılında net sıfır karbon hedefi koyarak yeni bir döneme girdik. Ancak Türkiye henüz kömür kullanımını sonlandırmak için hedef bir tarih belirlemediği gibi yıllar öncesinden koyduğu mevcut kömürlü termik santral kapasitesini iki katına çıkarma ve elektrik üretiminde kömürün payını artırma planlarını Paris İklim Anlaşması’nı onaylamış olmasına rağmen hala inatla sürdürmektedir. Oysa ülkemizin kömürlü termik santrallerini bir plan içinde önümüzdeki on yıllık dönemde kapatması, sera gazı emisyonlarını yüzde 70’in üzerinde azaltmasını sağlayacak ve imzaladığı Paris İklim Anlaşması’na uygun olarak 2053 yılında net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmasını sağlayacaktır. Diğer yandan linyit madenlerinin açılması için ormanlarımızın ve doğal kaynaklarımızın yok edilmesinin de önüne geçecektir.
 
Termik santraller şu anda da içinde bulunulan dönmedeki gibi havaların mevsim normalinden sıcak ilerlemesine ve kuraklığın ve çölleşmesinin artmasına neden olur. TBMM bu uluslararası Paris İklim Antlaşması’nı mecliste oy birliği ile karar alarak imzaladı. Bu imza ve karara rağmen Orman Genel Müdürlüğü meclis kararının dışında eylemler göstererek ormanların tahrip edilmesine, linyit kömürünün çıkarılmasına ve böylece karbondioksit salınımın devam etmesine ön ayak oluyor. Bu hukuksuz ve anayasal suçtur. 
 
Basına lanse edilen görüntülerde Akbelen’de sadece ağaçların kesilmesine karşı bu kadar büyük bir direniş varmış gibi görünüyor. Ama sanatçılardan, çevrecilere, halktan, siyasilere kadar herkesin orada bulunma nedeni geleceği yeşil bir dünya bırakabilmek ve mevcut durumu koruyabilmek. Bu direniş, yapılan eylemler anayasal bir hak. Kimsenin karışmaya ve karşı durmaya hakkı yok.  image
 
Durum sadece bir ormanı kesmekten ziyade çevresinde bulunan 36 köyü de yok etmek demek. Ki 8’ini kaybettik ve 15’inin de bir kısmı zarar görmüş halde.
Bu termik santral sadece kendi çevresini olumsuz etkilemiyor aynı zamanda da Bodrum’un çok değil yakın zamanda da susuz kalmasına yol açacak. 176 ülkenin imzaladığı uluslararası Paris İklim Antlaşması, İklim krizinin önüne geçmek için küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmak, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı amaçlar. 
 
Bu sözleşmeyi imzalayıp da tam aksi eylemlerde bulunmak ülkeyi felaketlere sürüklüyor.
Zaten Muğla ilimizin ormanları Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santralleri nedeniyle önemli ölçüde bu santralleri işleten şirketler tarafından tahrip edilmiştir. Yatağan ve çevresi bu tahribatın en yıkıcı örneklerinin görüldüğü bölgelerin başında gelmektedir. Diğer iki termik santral ise sadece Muğla’nın değil; dünyanın önemli doğal güzelliklerinin bulunduğu Gökova’da yer almaktadır.
 
2021 yılında Muğla’da çıkan ve haftalarca süren orman yangınlarında 16 bin hektardan fazla alanın yanması hala akıllardadır. Farklı noktalarda başlayan orman yangınları Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerine kadar ulaşmıştır ve her iki santral de faaliyetlerine bir süre ara vermiş ve önemli bir ormanlık alan kaybı da yaşanmıştır. İşte şimdi bu termik santraller için bu yangından kurtulan 750 dönümlük Akbelen Ormanı güvenlik güçlerinin koruması altında testerelerle yok edilmeye çalışılmaktadır.
 
1982 Anayasası’nın ‘Ormanların korunması ve geliştirilmesi’ başlıklı 169. maddesi ‘Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır’ demektedir. Yine Anayasamızın 56. maddesinde ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir’ yazmaktadır. Bu bağlamda devlet yetkililerinin doğanın, kurdun, kuşun, yaşama can veren ağacın; yani tüm canlıların hakkını korumak isteyen bölge insanın sesine kulak vermesi ve anayasal haklarını kullanan bu insanlara karşı biber gazlı sert müdahalesini derhal terk etmesi gerekir.
 
Küresel iklim krizi nedeniyle bütün dünyada orman yangınları artarken ve ülkeler sera gazları için önemli bir yutak alanı olan ormanlarını korumak için büyük önlemler alırken, ülkemiz yönetenleri alevlerden kurtulan ormanlarını bu sefer testerelerle yok ediyor.
 
Avukat Remzi Kazmaz / Doğa savunucusu Aktivist