Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
KONUK KOLTUĞU

KONUK KOLTUĞU
GELECEK; İSTİKBAL ÜRETMEK YASAK
20 Mayıs 2015, 17:22

 

Milletlerin tarih içindeki varlığı, önemi, değeri, saygınlık ve ağırlığı yaşayan kültürleri ile kaimdir. Özel anlamda “kültür” milletlere mahsus bir “tanımlama, açıklama, kendini ifade ve özellikle Medeniyet” öğesidir. Genel anlamda ise: “Var oluş ve yaradılıştan bu güne kadar; İnsan eli, fikri, fiili emeği, ilim, akıl ve melekeleriyle oluşturulan ve zaman içinde tekâmül ederek günümüze kadar ulaşan.; Davranış biçimi, dil, değer, ürün, maddi-manevi, sınai eser, bilim-teknoloji ve birikim bütünü’ KÜLTÜR olarak açıklanır ve tanımlanır.

Yukarda bahse konu olduğu üzere, bunun tamamına birden “MEDENİYET” denir.

Türk Milleti, muhtemelen yazılı tarihin başlangıcından İslâm’a ve İslâm’ı kabul ederek Müslüman olmasından bu yana (İslâm’ı samimi, arı-duru, onurlu-sorumlu ve dürüstçe, mümin olarak yaşadığı” 1700 yılına kadar bütün medeniyetlerin hamisi, ilham kaynağı, çıkış noktası özelliğini haizdir. Dolayısıyla bu gün Türk Dünyası, İslâm âlemi ve bütün mazlumların kâbesi tahtında kabul ve telâkki edilen Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin bu ilim, idrak, şuur ve yüksek onurla hareket etmesi şarttır. Aksine davranış biçimi asil Türk olandan beklenemez.    

Çünkü büyük Türk milleti, muhalif güçler ve insani bakımdan az gelişmiş unsurlar tarafından şiddetle nefret ve haset edilen, öfke ve kıskançlık duyulan yüksek bir milli kültür, manevi değer ve medeniyetin asıl sahibidir. Bu kültür ve medeniyetin son eseri Atatürk, Türk İnkılâbı ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti olarak şekillenir. Türk Milletinin özgün “milli kültürü”, Cumhuriyet adalet ve fazilet temeli üzerine kurulu, esas karakteri itibarıyla: En ileri, çağdaş, modern, medeni ve katılımcı; Onurlu, soylu, adil ve sorumlu Demokrasi’den yanadır.

Gerçek Demokrasi: Medeniyet, adalet, mutlak eşitlik, ilim ve irfan ile bütünleşik ve özdeştir. Türk kültüründe “Devlet insan için vardır. Kanunlar anayasa’ya, anayasa ise insan’a ve insan tabiatına aykırı olamaz. Her insan bir devlettir. Milleti yaşat ki, devlet yaşasın” ilkesi esastır. Hükümet; Millet iradesi’nin, devlet idaresinde tecelli biçimi olup; Hâkimiyet, kayıtsız ve şartsız milletindir. Bütün kurum ve kuruluşları ile Devlet ve hükümetler halkın emrinde ve hizmetinde olmak ve bu hizmeti “kamu yararına” sürdürmek için vardır.

Hâkimiyet: Adalet, eşitlik, hukuk, hikmet ve meşruiyet bununla kaimdir.

Seçilmiş veya atanmış olsun, bütün millet Memurlarının halka rağmen değil; Halk için, halkla birlikte, millete hizmet etmesi, devlet umuru, halkın refah, adalet, saadet, barış ve mutluluğu için çalışması şarttır. Türk Milleti, Tarihte olduğu gibi bu gün de çalışkan, zeki, akıllı, ilkeli, onurlu, sorumlu, namuslu, faziletli ve dürüst olmak; Aslına rücû etmek, asaleti ve geleneksel karakterine uyan bir yaşam biçimini benimseyip-öğrenip sürdürmek zorundadır!.

Evet. Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti idarecileri böyle olmak zorundadır. Biz, Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sıfatıyla her daim iyi olmaya; Namuslu, dürüst, demokrat, onurlu, soylu ve sorumlu kalmaya mecburuz.

Bunun yanı sıra, zamanla aramızda oluşan çürükleri ayıklamaya; Onursuz, şerefsiz, ilimsiz ve soysuz dönme ve devşirmelerce oluşturulan: Türk Kültürü, Türk Adaleti ve Türk Medeniyetine aykırı uyduruk yasa, düşman lehine ve Türk Milletinin aleyhine düzenlemeler gibi dayatma mevzuatlar ile bunları oluşturan gafil, cahil ve bedhahları da sigaya çekmeliyiz. 

Oysa şimdilerde Türkiye; Zebun-kuş (merhametsizce, kahpece mazlumu ezen) vahşi ve vampir Avrupa karşısında, iliklerine kadar sömürülen, istismar ve suiistimal edilen, tahkir ve hakarete maruz korumasız, aciz ve zavallı hükümetleri ile malûl konum ve durumundadır.

Avrupa’nın dayattığı siyasetin kanı satvet, hayatı servettir. Zebun-kuş Avrupa yönetim unsurunun bildiği tek hak vardır, o da kuvvettir. Türk, İnsan ve Müslüman için kuvvet sadece adalet, fazileti ihya ve kötülüğü ilga (def-i hacet, pislikten, hırsız-yolsuz, yalancı, düzenbaz ve ahlâka aykırı davranışlarda bulunan necasetten kurtulmak) için kullanılır.

Lâkin ahlâken tefessüh etmiş, maddesini yalan-talan, soygun-vurgun, gasp-irtikap ve sömürü; İrin, kan, kenelik ve vampirlik yoluyla temin ve tedarik eden, tek dişi kalmış canavar, haramzade Batı zulmü karşısında 50 yıldır Türk hükümetleri aciz, zavallı ve çaresizdir..   Mustafa Nevruz SINACI 

YAZARA AİT DİĞER YAZILAR

YAZARLAR

KONUK KOLTUĞU KONUK KOLTUĞU
 DOLANDIRICILAR CUMHURİYETİ -Timur Soykan
Engin Ertem Engin Ertem
 KENTSEL DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜN CAN SİMİTİ
Mutlu Demirdelen Mutlu Demirdelen
 İRANLI'NIN KKTC'Yİ SİNSİ İŞGAL GİRİŞİMİ
Cansu Aksoy Cansu Aksoy
 AİLE MAHKEMELERİNİN DİKKATİNE!
Av. Remzi Kazmaz Av. Remzi Kazmaz
 AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Süleyman Yıldız Süleyman  Yıldız
 AKLIM BOSNA'DA KALDI

SİTE ANKET

TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK SORUN NEDİR ?








EN ÇOK OKUNANLAR