Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
KONUK KOLTUĞU

KONUK KOLTUĞU
ŞİDDET SANTAJ RÜŞVET Nasuh Mahruki
13 Haziran 2016, 19:14
 

AKP, Türkiye’yi dayakla, tehditle, şantajla, iftirayla, rüşvetle, yalanla yönetiyor

 
AKP'liler yolun sonuna geldiklerinin farkında, yargılanma, 14 yılda haksız şekilde sahip oldukları her şeylerini kaybetme ve hapse girme korkusundan giderek artan bir şiddet sarmalına savruluyor.
 
Her karşıt görüşü, her muhalif düşünceyi ve karşılarında duran herkesi kâh döverek, kâh tehdit ederek, kâh şantaj yaparak, kâh iftira atıp hareket edemez hale getirerek hatta hapislere atarak, kâh işten attırarak, görevden alarak, kâh rüşvet verip satın alarak caydırmaya, yıldırmaya, durdurmaya çalışıyor.
 
Bugüne dek işe yarayan ve TSK'yı kumpaslarla, yargı mekanizmasını yandaş atamalarla, iş dünyasını vergilerle, müfettişlerle ve haksız ihalelerle, medyayı havuz oluşturarak ve sansürle, otosansürle, üniversiteleri yandaş rektör atamalarıyla, okulları, uyduruk bir sınavla binlerce Atatürkçü müdürün işine son vererek yandaş müdür atamalarıyla, sokaktaki insanı başıma bir şey gelir korkusuyla pasifize etmede işe yarayan bu yöntemler artık eskisi gibi işe yaramıyor. Artık mızrak çuvala sığmıyor…
*  *  *
Artık ellerindeki tüm medya gücüne ve Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş algı yönetimi ve propaganda yöntemlerine ve harcadıkları, dağıttıkları inanılmaz paralara rağmen, bütün dünya kralın çıplak olduğunu görmüş durumda. Her ne kadar biraz geç uyansalar da, GEZİ PARKI eylemlerinden ve 17-25 Aralık'ta ortalığa saçılan sefil yolsuzluk ve rüşvet ilişkileri tapelerinden ve onca belgeden, bir de tabi hemen her yurt dışı gezilerinde çıkardıkları koruma rezaletlerinden sonra, AKP'nin sandıkları parti olmadığını bütün dünya anladı.
 
AKP'nin iki yüzlülüğünü ve yurt dışında demokrasi havarisi kesilip, binbir yalanla gerçekleri çarpıttıklarını ama yurt içinde temel hak ve özgürlük ihlallerini, hukuk ve demokrasi düşmanlığını görmeyen kalmadı…
 
Ülkedeki anayasal ve demok- ratik kurumların ve tabi ki muhalefet partilerinin beceriksizliği, iş bilmezliği, koordinasyonsuzluğu ve korkaklığı yüzünden, AKP giderek her meselesini şiddetle, baskıyla, tehditle çözmeyi gözlerimizin önünde alışkanlık haline getirdi ve normalleştirdi.
 
Yıllardır ülkeyi, günlük ihtiyaçlarına ve menfaatlerine göre çıkardığı, ülkemize ve hepimize büyük zararlar veren yasalarla, kanun hükmünde kararnamelerle yönetiyor. Yasal düzenlemenin yetmediği veya zorlandığı durumlardaysa dayakla ve şiddetle işlerini çözüyorlar.
 
Karşılarında hiçbir kurumun duramamasından dolayı artık o kadar kendilerine güveniyorlar ki, yurt dışında bile protestoculara şiddet uygulayabilecek cüreti kendilerinde buluyorlar. Mecliste ise geçirmek istedikleri Anayasa'ya aykırı, tartışmalı bütün yasaları muhalif milletvekillerini döverek, kaba kuvvetle geçiriyorlar. Utanmadan bir de Meclis'teki çoğunluğun bu zorbalığına demokrasi ve halkın iradesi diyorlar…
*  *  *
Laik eğitim sistemimizi bitiren, geleceğimiz olan öğrencilerimizi çağdışı bir eğitime mahkum eden 4 + 4 + 4 yasası dayakla geçti.
 
Zaten bıçak sırtında olan toplumsal barışımızı çok zorlayacak olan HDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması da öyle.
 
Soma'da, ILO'nun 176 sayılı yönetmeliğini imzalamadıkları için bırakın Türkiye'yi, dünya madencilik kazalarının en korkuncu yaşanmış, 300'den fazla madencimiz hayatını kaybetmişken, RTE protestocu bir genci kıstırıp tartakladı, arkasından da izbandut gibi korumaları öldüresiye giriştiler.
 
Taksim'deki son yeşil alana, halkın bütün itirazlarına rağmen AVM yapacağız diye tutturan ve polisle gençlere girişen RTE'ye, sonunda bütün halk isyan etti. Cumhuriyet tarihinin en büyük halk ayaklanmasına dönüşen isyana orantısız şiddet uygulattı, aşırı biber gazı ve benzeri kimyasal silahlar kullandı, yaralanan, sakatlanan protestoculara ilk yardım desteği bile vermedi. Duyulmasın diye medyada ağır sansür, otosansür uygulattı ve arkasından GEZİ Parkı eylemlerini destekleyen herkes işten atıldı.
 
New York ziyaretinde, RTE'nin başta yeğeni olmak üzere, korumaları protestoculara ana avrat küfür edip saldırmaya, dövmeye kalktılar ve vatandaşını koruyan New York Polisi tarafından anladıkları tek dil olan kaba kuvvetle bastırıldılar.
 
*  *  *
Ekvador'a yaptığı sıradan bir diplomatik ziyareti bile sonunda ülkemize NOTA verildiği uluslararası bir krize dönüştürdüler. Protestoculara saldıran RTE'nin korumaları bir milletvekilini darp ettiler, burnunu kırdılar. Hepimizi bütün dünyaya bir kez daha rezil ettiler.
 
Ekim 2015'te mülteci konuları için geldiği Brüksel'de, RTE'nin korumaları, karşılamaya gelen Türk grubu yüzünden Belçika polisiyle ilk gün sözlü tartıştılar, ertesi gün Egmont Enstitüsü'ndeki programda ise birbirilerine girdiler. Belçika Meclisi'nde bu konuyla ilgili soru önergesi verildi.
 
Mart 2016'da Washington Brookings Center ziyaretinde yine RTE'nin korumaları protestoculara saldırdı, beğenmediği Türk gazetecileri tekmelediler, itiş kakış salondan attılar.
 
*  *  *
Bunlar gibi daha onlarca yurt içi ve yurt dışından örnek vermek mümkün. Bunun adı tek kelimeyle diktatörlüktür ve bu çağda hiçbir ülkede, hiç kimse uzun süre bu şekilde tutunamaz. AKP yalanlarla ve siyasi sistemimizin anti demokratik zavallılığıyla iktidara geldi, mafyaya dönüşerek önce yalanla, rüşvetle, tehditle, sonra da iftirayla, dayakla, şiddetle güçlendi, devleti ele geçirdi.
 
Dürüst ve cesur insanların boyun eğmez direnci ve mücadelesiyle artık içinden çıkamayacağı bir kapana kısıldı ve eğer hâlâ kendine gelmez ve bu kafada devam ederse, her suç örgütü mafyanın anlayacağı lisanla, geldikleri gibi dayakla ve şiddetle gidecekler…
 
Nasuh Mahruki 
SÖZCÜ

YAZARA AİT DİĞER YAZILAR

YAZARLAR

KONUK KOLTUĞU KONUK KOLTUĞU
 DOLANDIRICILAR CUMHURİYETİ -Timur Soykan
Engin Ertem Engin Ertem
 KENTSEL DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜN CAN SİMİTİ
Mutlu Demirdelen Mutlu Demirdelen
 İRANLI'NIN KKTC'Yİ SİNSİ İŞGAL GİRİŞİMİ
Cansu Aksoy Cansu Aksoy
 AİLE MAHKEMELERİNİN DİKKATİNE!
Av. Remzi Kazmaz Av. Remzi Kazmaz
 AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Süleyman Yıldız Süleyman  Yıldız
 AKLIM BOSNA'DA KALDI

SİTE ANKET

TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK SORUN NEDİR ?








EN ÇOK OKUNANLAR