Vay be. Taliban lunaparkta çarpışan otolara, atlıkarıncalara binmiş, dondurma yemiş. Aman da aman ne kadar insanilermiş. Taliban’ın magazinini yapıp onu böyle yutturmaya, ılımlılaştırmaya kalkıştılar, iyice cıvıttılar. Taliban’dan ılımlı bir İslam çıkmaz ama Taliban magazini diye pazarlanan bu cıvık haberlerle böyle bir cıvık Taliban’ı da öğrendik, o kadar... Peki, magazinin (İngilizcede) öbür anlamını bilir misiniz? Magazin, şarjör de demektir, şarjör!
Taliban’ın sürekli doldur boşalt yaptığı magazininde/şarjöründe neler var? Canilikleri var. Medrese ve tekkelerinde yaygın çocuk tacizleri var. Kadın düşmanlığı, kız çocuklarının okula gitmesini engellemesi; kadınlara peçe takma, burka giyme, erkeklere ise sakal bırakma zorunluluğu, kafa ve el kesilmesi, müzik yasağı vb. var. Coğrafyamızdan aşina olduğumuz IŞİD icraatlarının tekmili var. İyi ve güzel diye bilinen her şeyin günah sayıldığı bir İslam Emirliği uygulaması var.
YOKMUŞ BAŞKA BİR CEHENNEM
“Hamdolsun Batı’nın ahlaksızlığını almadılar!” diye ironi yapan Ahmet Takan, Afganistan’da 10-11 yaşındaki oğlan çocuklarının ailelerine para verilerek satın alındığını yazmış ve bu konuda, Emekli Binbaşı Ahmet Soner’in söylediklerini aktarmıştı: “Cumhuriyeti korumadınız! Çocuklarınızı, (kız-erkek ayırmaksızın) gözünüzün önünden ayırmayın ve canınız pahasına koruyun bu güruhtan.”
Yokmuş başka bir cehennem. Yaşatıyorlar. Bu cehennemin zebanilerinin en önde geleni tabii ki ABD’dir. ABD desteği olmasaydı Taliban olmazdı. Şimdi de ABD’nin eğittiği ve teçhizat sağladığı Afgan güvenlik güçlerinin dağılmasıyla Taliban milyarlarca dolar değerindeki Amerikan askeri teçhizatını ele geçirmiş oldu.
Bizimkiler desteği ilan etmişti ve yazmıştım zaten. “Türkiye’nin [AKP diye okuyun], Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Ters bir yanı olmadığı için de onlarla anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum.” Taliban sözcüsü ise hemen cevap vermiş “Türkiye [AKP diye okuyun] bizim kardeşimiz, inanca dayalı pek çok ortak noktamız var” demişti. Ve son gelişmelerden sonra da AKP Genel Başkanı “Taliban yöneticilerinin yaptığı itidalli ve ılımlı açıklamaları bizler de memnuniyetle karşılıyoruz” diye memnuniyetini bir kez daha vurguladı. Neymiş? İtidalli ve ılımlı Taliban’mış!
Kendileri de ılımlı ve itidalli gözükmenin, Ilımlı İslam temsilcisi olmanın ekmeğini çok yediler. Ama o da bir yere kadar. Bundan dört yıl önce Suudilerin Sarayı aniden “ılımlı İslam” derdine düşünce, AKP Genel Başkanı Suudi Veliaht’ına derhal itiraz etmiş ve “İslam’ın ılımlısı, ılımsızı olmaz. İslam tektir” dememiş miydi?
“Tek” İslam’ın icraatlarına her gün yenisi ekleniyor. BirGün haberinin başlığı “Artık Türkiye’deki tüm okullar imam hatip” şeklindeydi. Derslerde talebelere (ki Taliban talebeler demektir) cihat anlatılıyor. Yargıda şeriat hükümlerine paralel kararlar alınabiliyor.
Tabii ki bir yanıyla Taliban’a destek verirken, bir yanıyla zevahiri kurtarmak için “bakın biz farklıyız” demeye getiriyorlar. Ama öyle bir “fark” var ki, söyledikleri bazı sözleri söyleyeni “şirk koşuyor” diye Taliban derhal infaz ederdi! Mesela 2009 yılında MHP (evet MHP!) Grup
ŞARJÖRLERİNE BOŞ KOVAN DOLDURANLAR
Başkanvekili Oktay Vural, “Başbakan ikinci peygamber gibidir” diyen AKP Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser’in ses kaydını gazetecilere dinletmişti. 2013 yılında ücretsiz olarak dağıtılan dini kitapta, “Tayyibim” başlıklı ilahide “Tayyip’i üzmek, Allah’ı üzmektir” deniyordu. 2017 yılında AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan, onun için “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider” demişti. AKP eski milletvekili Şuay Alpay ise “Erdoğan’ın yaptığını yapmak sünnettir” diye fetva vermişti.
Taliban’ın ve onların magazininde (şarjöründe) işte bunlar var. Bizim magazinimizde (şarjörümüzde) laiklik var, insanlık var, özgürlük var. Ama elbette laik düzende yaşamayı sevip laikliği savunmayan, kadınlar da özgür yaşasın canım deyip İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına sesini çıkarmayan, dindarları küstürmeyeyim diye laiklik kelimesini ağzına almayan, oy uğruna milliyetçilik yarışına giren ve böylece “şarjörüne boş kovanları dolduranlar” da var.
Şairimiz Orhan Kotan vakti zamanında onlar için yazmıştı: “Ve zaman usulca göz kırpıp telaşına/Homurdanarak çekip gitmiştir/Yani bu/Aşağılık bir dramdır artık/Çünkü şarjörüne/Boş kovanları dolduran adam/En azından kendinden utanmalıdır.”
Melih Pekdemir / BİRGÜN GAZETESİ