Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
LİSELER GERİCİ BAĞNAZ MÜDÜR İSTEMİYOR
LİSELER GERİCİ BAĞNAZ MÜDÜR İSTEMİYOR
Geçtiğimiz haftadan beri gündemden düşmeyen bir konuda mezuniyet törenlerinde okul yönetimini protesto eden gençler. İstanbul Erkek Lisesi ve Galatasaray Lisesi`nin ardından Cağaloğlu Anadolu Lisesi öğrencileri de yayınladıkları bildiriyle okul yönetimi protesto etti.
13 Haziran 2016, 14:21

 

İstanbul Erkek, Kabataş Erkek, Kadıköy Anadolu, Cağaloğlu Anadolu, Hüseyin Avni Sözen, Kadıköy Fen, Balıkesir Sırrı Yırcalı, İzmir Cahit Kora, Bornova, Ankara Atatürk… Bunlar yüz binlerce öğrencinin girebilmek için yarıştığı Türkiye’nin en kaliteli devlet liseleri… Memleketin en başarılı öğrencilerini barındıran bu liseler, son günlerde birbiri ardına patlak veren protestolarla gündemde.

image

Robert Koleji  gibi birkaç seçkin özel okul dışında, tüm özel okullardan daha nitelikli olan bu devlet okullarının başarısının altındaki sır; öğretmen kadrosu ve gelenekleriydi. Öğretmenleri ve müdürlerinin her birinin özel sınavlarla seçildiği bu okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın en kaliteli eğitim kadrosuna sahipti. Sınavlarda sıfır ve sıfıra yakın hata yapan başarılı öğrenciler, başarılı eğitimcilerle buluşuyor; ülkenin geleceği adına verimli bir sonuç ortaya çıkıyordu.

Geçmiş zaman kullanıyoruz, çünkü o kadrolar ve gelenekler sistematik biçimde yok edildi/ediliyor. Son günlerde bu liselerde peş peşe patlak veren protestoların sebebi 2015’te yapılan bir düzenleme. Milli Eğitim Bakanlığı, Dersane Yasası’na bir madde ekleyerek Türkiye’nin en başarılı liselerini “proje okul” ilan etti.

Listede Türkiye’nin en başarılı Fen, Anadolu ve Sosyal Bilimler liseleri vardı. Bu liselerdeki öğretmenler ve müdürlerin yönetmeliklerle, yani sınavlarla seçilmesi şartı kaldırılıp, tüm atama yetkisi Milli Eğitim Bakanı’na verildi. Öğretmen havuzu oluşturuldu ve kıyım başladı. Bir gecede, Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi’nde 26, Eskişehir Anadolu Lisesi’nde 23, ETİ Sosyal Bilimler Lisesi’nde 17, Ankara Fen Lisesi’nde 21 öğretmen görevden alınarak havuza gönderildi. Artçı dalgalar diğer okullara devam etti ve halen durmuş değil. Havuza alınan öğretmenlerin kimi istifa edip özel sektöre geçti, kimi emekliliğini istedi. Ardından müdürlere yönelik görevden almalar başladı.

On yıllar boyunca gelenekler çerçevesinde oluşmuş eğitim kadroları, kısa sürede dağıtıldı. Yeni atanan öğretmenler ve idareciler tek özelliği iktidara yakın Eğitim Bir Sen üyesi olmaları. 

Sonuçta belli bir zeka seviyesinin üzerindeki çocukların toplandığı köklü liselerde hem eğitim seviyesi geriledi hem de sosyal aktiviteler ve özgürlükler kısıtlandı. Bu hızlı dönüşüm, Genç Liselileri rahatsız etti. Öğretim yılının sonuna yaklaştığımız şu günlerde Türkiye’nin en iyi liselerinde patlak veren protestolar, “sırt dönme” eylemlerinin sebebi kısaca böyle.

İLK SIRT DÖNME

Türkiye’nin en köklü liselerinden biri olan İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinin mezuniyet töreni sırasında okul müdürü Hikmet Konar’a sırtlarını dönmeleriyle başlayan ve Müdür Konar’ın yeni bir protesto korkusuyla daha sonraki Geleneksel Aşura Günü etkinliğine katılmamasına neden olan protestolar, Galatasaray Lisesi, Cağaloğlu Anadolu Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi’nde devam etti. Özellikle “Proje Okul” kapsamına alınan okulların öğrencileri üst üste bildirilerle yaşananlara isyan ediyor. Rekabet halindeki bu liselerin arasında bu bağlamda birlik oluştu. Okulların amblemlerini taşıyan ortak bildirilerde gelecek adına duyulan kaygılar ve okullarının gelenekleriyle birlikte yok edilmesine direnileceği ortak vurgusu yapıldı.

İzmir’in köklü liselerinden Bornova Anadolu Lisesi(BAL) ise “sırt dönme eyleminin” tüm Türkiye’ye yayılması için açık çağrı yaptı. İyi eğitim alabilme olanağına sahip olmanın BAL öğrencilerinin omuzlarına ülkeye karşı sorumluluk yüklediği vurgulanan açıklamada “Gelin padişah yalakalarına hep birlikte sırtımızı dönelim.” denildi ve sadece “proje okul” kapsamına alınan liselere değil tüm Türkiye’deki liseler kapsama alındı.

NOKTA, geçmişte başarılarıyla şimdi ise protestolarıyla gündeme gelen IQ seviyesi minimum 125 olan öğrencilerle buluştu. Mezun olanlar isim vermekten çekinmezken, halen eğitimlerine devam edenler isimlerinin gizli tutulması şartıyla köklü liselerde yaşananları paylaştı.

‘ESKİ HOCALARIMIZ OKULUN RUHUYLA ÖZDEŞLEŞMİŞTİ’

İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun Ahmet Emir Kocaağa: “Ben 5 sene önce okula girdim. Eskiden bizde idare yaptığımız etkinliklere köstek olmaya çalışmazdı. İzin yazılırdı, destek olunurdu. Öğrencilerin yaptığı etkinlikler okulun temel bir öğesi olarak görülürdü ve bu doğrultuda hem idare hem öğretmenler genel olarak etkinlikleri desteklerdi. Eski müdürümüz ve müdür yardımcılarımızın hepsi birlikte gönderildi. Yeni çıkan yasalarla gönderildi. Sonra yavaş yavaş işler değişmeye başladı. Yeni gelen idareciler de açıkçası okulun ne tür etkinlikler yaptığından habersizdiler. Nasıl bir okul olduğunu bilmiyorlardı. Eski köklü hocalarımız okulun ruhuyla özdeşleşmişti. Ancak bu yeni gelen kadrolar açıkçası beklenen seviyeyi yakalamıyordu.”

‘MÜZİKLİ ETKİNLİK YAPMAK YASAK!’

Yeni yönetimin öğrencilerin alanlarına baskı kurmaya çalıştığını kaydeden Kocaağa, “Geçen eğitim dönemi ortalarında Hikmet Konar müdür olarak okula geldi. Açıkçası geldiği ilk sene bir coğrafya gezisini iptal etti. Her sene düzenli olarak yapılan bir etkinlikti. Sonrasında Kültür Haftası Etkinlikleri vardı. Onlar önceden planlandığı için onlara karışmadı. Ama bu seneki eğitim döneminde her şeye karıştılar. Sadece idare değil aynı zamanda İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de koyduğu yasaklarla çok fazla köstek oldu işe. Yaptığımız bu etkinlikler için Fatih İlçe Eğitim Müdürlüğü’nden izin almamız lazım. Konser, tiyatro için vs. Bu sefer Fatih İlçe Eğitim Müdürlüğü, Kültür Haftası Etkinlikleri içerisinde bulunan özellikle konserlere, öğrenci müzik gecesine, tiyatrolara ve zumba atölyesine izin vermeyeceğini belirtti. Öğrenciler ısrar ettiler, çünkü 22 yıldır devam eden bir gelenek bu. Bu sefer de şu cevap geldi. ‘Konserleri iptal edin, bunun karşılığında zumba atölyesi ve tiyatro yapmanıza izin veririz’ denildi. Sebep olarak da ‘Tarihi Yarımada’da tepinemezsiniz gecelere kadar’ denilmiş. Onun dışında ‘ülkemiz yasta, şehitler var. Bu dönemde müzik mi yapacaksınız? Şarkılar mı söylenecek’ denilmiş. Bu konserler iptal olduktan sonra öğrencilerimizden şöyle bir talepte bulundular; En azından mezuniyet töreninde sene boyunca bu kadar çalışmış olan arkadaşlarımız emeklerini sergileyebilirler mi?” Bu sefer de ‘Bütün Fatih İlçesi’ndeki okullara mezuniyet törenlerinde müzikli etkinlik yapılması yasaktır’ denildi. Sebep olarak da ülkenin yasta olmasını gösteriyorlar. Bir de neden bilmiyorum ama Tarihi Yarımada’da müzik yapılmasını istemiyorlar” diyor.

KUTLU DOĞUM’A İZİN VAR KONSERE YOK

Okul müdürlerinin bazı etkinlikleri yasaklarken bazı etkinliklere destek verdiğini ifade eden Kocaağa, “Kendi kafasındaki bir takım düşünceleri bize uydurmaya çalışıyor olabilirler. Genel anlamda öğrencilerin de bu konuda hissiyatı var. Son dönemde ülkede yaşananlarla paralel olarak yaşanıyor bunlar. Öğrenciler belli sınırlar içine konulmaya çalışılıyor. Belli düşünce sistemi altındaki etkinliklerin düzenlenmesine izin veriliyor. Bu etkinlikler yasaklanırken bazı etkinlikler zorla empoze edilmeye çalışılıyor. Mesela Kutlu Doğum Haftası gibi etkinlikler. Bundan önce Kutlu Doğum Haftası okulda kutlanmıyordu. Şimdi ise idarenin belli yardımlarıyla küçük bir öğrenci grubu tarafından kutlanılıyor. Ama bu çok şaşalı şekilde yapılıyor. Aynı zamanda sergisi de yapılıyor. Bu yeni çıkan bir durum. Eskiden böyle bir durum yoktu. Ayrıca İlim Yayma Cemiyeti’nden olduğunu söyleyen birileri gelip yurt ve yatakhaneleri denetledi. İlim Yayma’nın Milli Eğitim Bakanlığı’yla bir alakası yok ki. Ayrıca okulda Anadolu Gençlik Derneği bir hafta boyunca stant açtı. Diğer kimselere bu izin verilmiyor ama onlara verildi. Bizim için idarecilerin ideolojisi çok önemli değil. Yeter ki bize kendi düşüncülerini empoze etmeye çalışmasınlar. Onlara karşı ideolojik bir duruşumuz yok. Onların ideolojileri istedikleri gibi olabilir. Yeter ki etkinliklere ve öğrencilere bunu empoze etmesinler.” 

“GENİŞ KUMAŞ PANTOLON GİYİN”

Aktif öğrenciliği İstanbul Erkek Lisesi’nde devam ettiği için isminin yazılmasını istemeyen bir kız öğrenci ise son dönemde okulda türlü türlü gerekçelerle kıyafetlerine müdahale edildiğini anlatıyor: “Eteğiniz kısa olmasın, çok açık giyinmeyin gibi şeyler her okulda deniliyor. Ama bu sene ekstra şöyle bir şey oldu. Bir Bosna konseri düzenlendi. Önce bizim okuldakiler Bosna’ya gitti ve oradaki kardeş okul ile beraber konser verdiler. Bizim öğrenciler elbise giydiler, etek giydiler. Ama Boşnaklar böyle uzun, biraz cüppe gibi bir şey giydiler. Bu dikkat çekmiş. Sonra Boşnaklar buraya geldi ve bir konser düzenledik Milli Türk Talebe Birliği’nde. Bu sefer bize ‘bu elbiseleri giymeyin çok uyumsuz duruyorsunuz, pantolon giyin’ dediler. Tamam dedik. Bu sefer de pantolonumuzun bol olması koşulunu öne sürdüler. Bu nedenle hepimiz kumaş pantolonumuzu giydik. Konser verdik ve çıtımız da çıkmadı.”

MÜDÜR, İLÇE MÜDÜRÜNE ŞİRİN GÖRÜNMEK DERDİNDE

Öğretmenlerinin bu konuyu müdür ile konuştuğunu ifade eden kız öğrenci, “Bizim bir öğretmenimiz Müdür Hikmet Konar ile bu konuyu konuşmuştu. Hikmet Konar ‘buraya sadece öğrenciler, veliler değil İlçe Eğitim Müdürü de geliyor. Sorun çıkarırlar’ gibisinden bir şeyler demiş. O yüzden bunları giymek zorunda kaldık. İlk geldiğimde Kültür ve Spor Haftalarımızda yani okulun son 2 haftasında hiç ders olmazdı ve inanılmaz şen şakrak geçerdi. Sürekli konserler olurdu, müzikal gösteriler, etkinlikler olurdu. Ama şuan okulda 100 kişi bile yok. Düşünün toplamda 900 kişiyiz. Hiçbir konser yapılamıyor. Bırakın ünlülerin konser yapmasını, biz öğrenci müzik gecemizi bile yapamadık bu sene. Şehitler var denildiği için” diyor.

“SEYİT IŞIK HOCA SÜRÜLDÜ”

Sadece öğrencilerin değil hocaların da baskı ortamına maruz kaldığını ifade eden Ahmet Emir Kocaağa ise Seyit Işık gibi bazı hocaların tuhaf gerekçelerle sürüldüğünü belirtiyor: “Açık konuşmak gerekirse okulun köklü öğretmenlerinin çoğu bu baskı altında kalıyor. İsim vermek istemem. Köklü öğretmenlerimiz ‘ne zaman acaba gönderileceğim bu okuldan’ baskısı altındaydı. Aynı zamanda medyaya da yansımış bir olay var. Seyit hocamız dine hakaret suçlamasıyla gönderildi okuldan. Seyit hoca ile aynı düşüncelere sahip değildim ama saygılı bir insandı farklı düşüncelere. Kendi dersinde öğrencilere sonuna kadar söz hakkı verirdi. Seyit hoca ayrılırken ‘sevgiden yana olun, demokrasiden, insan haklarından yana olun’ dedi. Ailelerimiz bu uygulamalardan rahatsız. Bizim o okullara gitmemizdeki amaç köklü öğretmenlerden eğitim almak ve aynı zamanda okulun sosyal etkinlikleriydi. Konserleri tiyatrolar, Türkiye’nin dört bir yanından gelen düşünürler, müzisyenler, yazarlar konferanslar veriyordu. Biz İstanbul Erkek Lisesi’ne bu yüzden geliyoruz. Başka okullarda bu ortam yok. Liseyi özel kılan bu etkinlikler. Tabi diploması, Almanca eğitim sistemi gibi önemli avantajları da var. Ama sosyal alanlar en önemli artıları.”

“EMRAH SERBES’İN POLİTİK SİCİLİ TEMİZ DEĞİL; ÇAĞIRAMAZSINIZ!”

“Şunun altını çizerek belirtmek istiyorum. Bizim öğrenciler ve mezunlar olarak duruşumuz ideolojik değil. Yani ideolojilerle derdimiz yok. Derdimiz bazı şeylerin yasaklanması, öğrencilerin emeklerine haksızlık edilmesi ve okuldaki köklü öğretmenler ile idarecilerin okuldan uzaklaştırılması, okulun farklı noktalara çekilmeye çalışması... Öğrencilerin yaptığı, haksızlıklara karşı bir protestoydu. Bunun farklı yerlere çekilmemesi gerektiğine inanıyorum. Protestoyu yapanlara sordum. Bana planlayarak yapmadıklarını, oraya çıktıklarında birileri ‘arkanızı dönün arkadaşlar, protesto edelim dedi. Biz de arkamızı döndük’ dedi. Bazı medya kuruluşları onların birileri tarafından yönlendirdiğini söylüyor. Ama İstanbul Erkek Lisesi öğrencileri kendi kararlarını verecek düzeydedir ve kendi iradeleriyle hareket ederler. Okuldaki etkinliklerin ideolojik nedenlerle yasaklanmaması lazım. Mesela Emrah Serbes’i çağırmak isterken okul yönetimi sicilinin temiz olmadığını, sicili politik olarak temiz olan insanları çağırması gerektiğini söylemiş. Küçük İskender çağrılmak istendiğinde cinsel tercihinden dolayı çağrılmamak istenmiş. Ancak öğrencilerin ısrarıyla çağrılmış sonra. Bir de öğrencilerin kendine uyguladığı bir otosansür de var. Gidip red cevabı almak istemiyorlar. O yüzden idareye olabilecek en uygun isimleri çağırmaya çalışıyorlar. Bu otosansüre rağmen halen bu tarz şeyler yaşıyorlar.”

CAĞALOĞLU’NDA FİŞLEME VE MUHAFAZAKARLIK BASKISI

Rahatsız olan okullardan biri de Cağaloğlu Anadolu Lisesi. Yayınladıkları bildiride okul tarafından fişlendiklerini ve baskı altında olduklarını ifade ettiler. NOKTA’ya açıklamalarda bulunan Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nden bir erkek öğrenci, İstanbul Erkek Lisesi’nde yaşananların bir benzerinin Cağaloğlu’nda yaşandığını ifade etti: “Cağaloğlu Anadolu Lisesi sosyal etkinlikleri ve öğrencilerinin sosyalliğiyle, özgüven kazanmasıyla ünlü ve bu özellikleriyle öne çıkan bir okul. Ben de okul meclisinde, öğrenci meclisinde yer aldım. Kendi emeğimiz ve alınterimizle yeniden çok destek görmeden güzel işler yaptık. Tamamıyla öğrenci elinden çıkan etkinlikler. Şimdi böyle bir durum varken proje okullar kapsamına alındı ve yeni idareyle beraber sosyal etkinliğimiz kısıtlanmaya başladı teker teker. En basitinden okulumuza gelecek insanın siyasi görüşünden, ya da o ünlü kişinin yaşadığı güncel bir haberden dolayı bile işimize karışıldı. Daha sonra her sene düzenlediğimiz ve en büyük etkinliğimiz olan MFÖ’den tutun Athena’ya kadar grupların çıktığı ve tamamıyla öğrencilerin emeğiyle düzenlenen festivallerimiz iptal edildi. Bunların iptaline çok saçma gerekçeler sunuldu. Örneğin 2 yıl evvel ‘Kandil’e denk gelmiş izin alamıyoruz’ gibi gerekçeler sunuldu. Geçen yıl da tüm hazırlıklar yapılmasına rağmen, ‘İlçe’den izin alamıyoruz. Artık bu tarz etkinliklere hoş bakılmıyor’ tarzında tepkilerle etkinliğimiz iptal edildi. Böylece artık yıllardır geleneksel hale gelmiş etkinliğimiz bu sene de yapılmadı. Her sene yapılan etkinlik artık hayal oldu bizim için. İdaremizle yaşadığımız sıkıntıların başlangıcı buraya dayanıyor. İdare ilk geldiği sene fazla müdahil olmadı ama yavaştan etkilerini tamamen gösterdiler.”

PROJE OKULLARDA AK’LAŞTIRMA SÜRECİ ASLINDA

“Yeni gelen hocalar öğrencilerin sahip olduğu ufku yakalamıyor. Öğrenciler sosyal ve başarılı bir kitle. Ancak yeni kadrolar açıkçası o kapasiteye sahip görünmüyor” diyen aynı öğrenci şöyle devam ediyor:

“Eğitimde yapılan bu üst düzey okullarda bir kabuk değişimi var. Eğitimimizin huzurlu ortamını kaybettik. Her köşede izleniyoruz. Her köşe kamera, fişleniyor teker teker. Öğrenciler çok mutsuz. Okula asık yüzle gelenler çok. Okulun o tarihi ve güzel dokusunu kaybettirdiler. Bu eğitimde AK’laştırma projesi aslında. Bu proje kapsamında kesinlikle muhafazakar bir hava sokuldu okulun içine. Yani arkadaşlarımızla bu projenin altında yatan siyasi sebepleri görmezlikten gelemiyoruz. Proje okul kapsamına girdikten sonra bu muhafazakar hava okula sokuldu. Okulun içinde siyasi propaganda yapılmasından tutun da bir sürü şey var. Bizim kendi emeğimizle yaptığımız müzik festivali iptal ediliyor. Ama okuldaki her türlü dini etkinlik destek görüyor. Biz dini etkinlere de saygılıyız ama bizimkiler niye yasaklanıyor? Kutlu Doğum ilk kez bu sene yapıldı, iftar düzenleniyor. Bunlara karşı değiliz ama çifte standart olunca gözümüze batıyor.”

500-600 DİLEKÇE VERİLDİ AMA SONUÇ YOK

Benzer bir sürecin Kadıköy Anadolu Lisesi ve Kabataş Erkek Lisesi’nde devam ettiğini belirten öğrenci “Cağaloğlu için ben üzülüyorum. Geldiğim Cağaloğlu ile şuan ki Cağaloğlu arasında çok büyük fark var. Kadıköy Anadolu’dan arkadaşlarım, Kabataş’tan arkadaşlarım var. Onlar da bu şekilde bahsediyor ve biz üzülüyoruz. Öğrenciler yani bizler arasındaki güncel konu daima okullarımızdaki baskıları konuşuyoruz. Şuan ülkemizin yaşadığı bir durumun prototipi sanki bizim okulda yaşanıyor gibi düşünün. Her yönden. Hepimiz böyle gerginiz, idarenin asık suratı, hepimiz hissediyoruz ve bunu konuşuyoruz. Müdürün siyasi görüşü tüm öğrenciler tarafından biliniyor. Bunu destekleyen veliler de var. Okulda bir sürü şey değişiyor. Buna karşı çıkan veliler de var. 500-600 adet dilekçe toplandı. Hepsi bu insanların eliyle yazıldı. İlçe ve İl Milli Eğitim’e gidildi. Ankara’ya kadar gidildi. Fakat bu yapılar birbirinin uzantısı oldukları için bir şey yapılmadı” diyor.

BAZI HOCALAR GÖNDERİLİYOR, BAZILARI İSYAN EDİP GİDİYOR

“Bizim çok köklü ve işinde çok başarılı hocalarımız teker teker okuldan ayılmak durumunda kaldı” diyen öğrenci şöyle devam ediyor: “Bu idari kadro değişikliği proje okul kapsamından sonra oldu. Yerine yeni hocalar geldi. Gelecek sene daha fazla öğretmenimiz gidecek. Cağaloğlu’nu Cağaloğlu yapan o köklü ve simgeleşmiş hocalarıdır. Bazıları proje kapsamında gönderiliyor. Bazı hocalar da okulun yeni durumuna dayanamıyor kendi isteğiyle okulu terk ediyorlar. Biz artık bu okulda durmayacağız diyen hocalar da var. Olay bu denli artık çığırından çıkmış. Bence sadece proje okullardaki öğrenciler değil diğer bütün liselerde okuyan öğrenciler de bu baskılara maruz kalıyor ve tepkilerini dile getirecekler. Başkaldırırlar.”

BU HOCALARLA NEYİ TARTIŞABİLİRİZ Kİ!

Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi’nden okuyan bir öğrenci ise Proje Okullar kapsamından gelen hocaların sadece “çok iyi edebiyat” yaptığını anlatıyor: “Açıkçası bu Proje Okullar’a gelen hocalarla ne trigonometrinin gündelik hayattaki yerini konuşabilirsin ne de aşkın çekim kuvvetinin, yerin çekim kuvvetiyle olan kıyasını... Önceden burada bir sürü öğrenci keşke okulumuz Proje Okullar’dan biri olsaydı diyordu. Ancak başa gelince anladık. İşin ehli olmayan pekçok insana işin düşüyor. O egoyla hareket ediyor ve öğrencileri eziyor. Facebook’ta paylaşımımı doğru bulmayan bazı hocalar, mesaj atıp ‘şunu kaldır, sana yakışmıyor” diyor. Ben ‘sana ne’ diyemem ki. Öyle ya da böyle bizim okulda da bir baskı var. Baskı var dediğimizde dünyanın en özgürlükçü insanı kesiliyorlar. Çok iyi edebiyat yapıyorlar.”

“ASLINDA BURAYI İMAM HATİP’E ÇEVİRMEK İSTİYORLAR AMA ADINI PROJE OKUL KOYDULAR”

Kabataş Erkek Lisesi’nde 10’uncu sınıfta okuyan bir erkek öğrenci ise okuldaki öğrencilerin çoğunun rahatsız olduğunu ifade ediyor. Proje Okulların bir kılıf olduğunu belirten öğrenci “Aslında burada asıl amaç okulu ruhundan koparmak. Kabataş, İstanbul, Vefa gibi liseleri önce bu Proje Okullar listesine dahil ettiler. Kapasitesi üst düzey olmayan pek çok insanı buralara atadılar. Aslında burayı İmam Hatip’e çevirmek istiyorlar ama adını Proje Okullar koyarak o maskeyle örtüyorlar. Bizim okuldaki öğrenciler bu konuları konuşuyor. Diğer liselerde de bu sürecin yaşandığını arkadaşlarımızdan duyduk. Bu nedenle engel olacağız. Bu protestoların en güzel yanı okul sonunda olması. Utancından idareciler çıkamıyor öğrenci karşısına pek çok yerde.” diyor.

EN TEPEDEKİ BASKI EN DİBE YANSIYOR

Halen Pertevniyal Lisesi’nde okuyan bir kız öğrenci ise muhafazakarlaştırmanın burada da devam ettiğini söylüyor: “Açıkçası artık eskisi gibi burayı sahiplenemiyorum. Okulda daima bir gerginlik hissediyorum. Eskiden okulda öğrencinin özgüveni vardı. Şimdi sanki azarlanacağız korkusu var. Bizim okulda Kutlu Doğum gibi etkinlikler büyük bir coşkuyla yapılıyor. Ama şuraya istediğimiz yazarı, müzisyeni çağıramıyoruz. Müdürümüz İlçe’den, İlçe Müdürü İl’den çekiniyor. O Milli Eğitim Bakanı’ndan çekiniyor. Bakan Cumhurbaşkanı’ndan çekiniyor. Böyle olunca en tepedeki baskı bizim gibi en dipte bulunan öğrencilere kadar yansıyor. Müdürün muhafazakar olup olmaması önem arz etmiyor. İlçe Milli Eğitim izin vermeyince buradaki müdür de bize red cevabını veriyor. Bence liseliler yakın süreçte sokaklara dökülürse şaşırmamak lazım. Bizim ailelerimiz ‘derslerine bak, derslerine bak. Başka şeylere karışma’ diyor. Ama baskı varken bu psikolojiyle hangi derse bakabiliriz ki. Bence böyle sürerse okulda öğrencilerin başarısı düşecek. Böylece okulun da başarısı düşecek.”

Maaz İBRAHİMOĞLU - NOKTA 


DİĞER HABERLER

YAZARLAR

KONUK KOLTUĞU KONUK KOLTUĞU
 TÖREHAN ÇİFTİ DOKUNULMAZLIK PEŞİNDE
Engin Ertem Engin Ertem
 KENTSEL DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜN CAN SİMİTİ
Mutlu Demirdelen Mutlu Demirdelen
 İRANLI'NIN KKTC'Yİ SİNSİ İŞGAL GİRİŞİMİ
Cansu Aksoy Cansu Aksoy
 AİLE MAHKEMELERİNİN DİKKATİNE!
Av. Remzi Kazmaz Av. Remzi Kazmaz
 AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Süleyman Yıldız Süleyman  Yıldız
 AKLIM BOSNA'DA KALDI

SİTE ANKET

TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK SORUN NEDİR ?








EN ÇOK OKUNANLAR