Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
ALMANYA'YA GÖÇÜN 60.YILINDA DUYGULAR KARIŞIK
ALMANYA'YA GÖÇÜN 60.YILINDA DUYGULAR KARIŞIK
Türkiye ile Almanya arasında "İşgücü Alımı Anlaşması" 30 Ekim 1961 yılında imzalandı. Anlaşma metni sadece iki sayfadan oluşuyordu 1961 -1973 arası giden yüzbinlerce Türk işçi topluluğu oluştu. Almanya'da uzun süre çalışan Türk aileleri Almanya'da sürekli kalmaya karar verir ve Almanya içinde Türk gettoları oluşur..
1 Kasım 2021, 00:40
 
 
Türkiye'den Almanya'ya iş gücü göçünün düzenlendiği anlaşma bundan tam 60 yıl önce imzalandı. 60 yıl önce Anadolu'dan Almanya'ya "misafir işçi" olarak göç eden Türkiyeli işçilerin çocukları artık "misafir" değiller, ev sahibi oldular.
 
Türkiye ile Almanya arasında 1961’de imzalanan işgücü anlaşmasının 60'ıncı yılı vesilesiyle bugün Berlin’de bir tören düzenlendi.
 
Başbakanlık binasında düzenlenen törende konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel, ülkeye uyumun insanların ismine bağlı olamayacağını vurguladı. "Adınız Klaus veya Erika olmadığı için Alman toplumuna uyum süreci yedi kuşak devam eden ve hiç sonlanmayan bir görev olamaz" diyerek ülkede herkes için fırsat eşitliği hakkına işaret etti. Merkel, "En geç Alman vatandaşlığının alınmasıyla herkesin bu toplumun bir parçası olarak görülme fırsatı olmalı" dedi.
 
Almanya Başbakanı Merkel, 1961 yılında imzalanan işgücü anlaşmasıyla gelen ve uzun süre "misafir işçi" diye adlandırılan göçmenlerin durumunun hiç de kolay olmadığını hatırlattı ve o zamanlar "uyum politikası" kelimesinin sözlükte bile yer almadığının altını çizerek sürecin zorluğuna vurgu yaptı. Merkel, ülkeye gelen işçilerin uyum sağlamasında en önemli rolü işletmeler ile sendikaların oynadığını, Almanların da bu göç süreciyle dünyaya ve başka kültürlere yönelik anlayış geliştirmesinin mümkün hale geldiğini belirtti. Almanya Başbakanı, başka ülkelerden gelen insanlar sayesinde Almanya'nın güçlendiğini vurguladı. Halen göç ve uyum alanında yapılacak çok şeyin olduğunu da hatırlatan Merkel, farklı göçmen grupların örneğin kendi aralarında daha çok ilişkiye geçmesinin bunların arasında yer aldığını kaydetti.
 
image
 
Türkiye'den Almanya'ya iş gücü göçü 60 yılı geride bırakırken, birkaç yıllığına çalışmaya gelen Türk işçilerinin geri dönmediği, onların çocukları ve torunlarının Almanya'da artık kalıcı olduğu süreçte neler yaşandı?
 
Neden işgücü göçüne ihtiyaç duyuldu?
 
Almanya İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sanayide ve ekonomide büyük bir atılım yaptı. Savaşta adeta yerle bir olan ülke, yeniden kurulmaya başlandı. 1950'lerde ağır sanayi ve demir çelik gibi sektörlerde elde edilen başarılar "Alman mucizesi" olarak tarihe geçerken, mevcut iş gücü bu sanayi atılımı karşısında yetersiz kalmaya başladı. İstihdam açığını kapatmak için yurt dışından "Gastarbeiter" (Misafir işçi) davet edilmesi kararlaştırıldı. 1955'te İtalya, 1960'ta İspanya ve Yunanistan, 1961'de de Türkiye ile "işgücü anlaşmaları" imzalandı
                 image
 
Türklerin göçü 1961'den önce başladı
 
Türkiye ile Almanya arasında "İşgücü Anlaşması" 1961'de imzalansa da Türk işçilerinin Almanya'ya gelişleri daha eskilere dayanıyor. Osmanlı Devleti döneminde de Almanya'ya eğitim veya çalışmak üzere gelen Türkler bulunuyordu. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce 1913 yılında Berlin'de eğitim veya çalışmak üzere bulunan Türk sayısı kayıtlara bin 301 olarak geçti. Türkler 1950'lerin sonlarından itibaren Almanya'ya kendi imkanlarıyla, kendileri iş bularak gelmeye başladı. Anlaşmadan yaklaşık 8 ay öncesine ait olan, 17 Şubat 1961 tarihli Hürriyet gazetesindeki bir haberde Almanya'da yaklaşık 8 bin Türk işçisinin çalıştığı belirtiliyordu. Ayrıca 1950'lerin ortalarında Türk gençleri staj için Almanya'ya geldi, önemli bir kısmı Almanya'da daha sonra işçi olarak kaldı. 30 Ekim 1961'de eski başkent Bonn'da imzalanan İşgücü Anlaşması ile Türkiye'den Almanya'ya iş gücü göçü resmi bir boyut kazanarak, belli düzenlemelere tabi tutulmuş oldu. Bu tarihten itibaren göç sistemli olarak gerçekleştirildi.
 
image
 
Anlaşma göçü hızlandırdı
 
60 yıl önce imzalanan anlaşmadan sonra Türkiye'den Almanya'ya iş gücü göçü hızlandı. Alman hükümeti, yapılan anlaşma kapsamında İstanbul Tophane'de bir irtibat ofisi açtı. Almanya'nın Türkiye'den işçi alacağını duyanlar bu irtibat bürosuna gelerek müracaatta bulunuyordu. Sağlık muayenesinden geçmeyi başaranlar işçi olarak Almanya'ya gelip, fabrikalarda veya madenlerde çalışmaya başladı. Bu tarihten itibaren Almanya'ya işçi olarak giden Türklerin sayıları sürekli arttı. 1973'te göç resmen durdurulduğunda Almanya'daki Türk işçilerinin sayısı 1 milyonu bulmuştu. Yabancı işçi sayısı ise 2,5 milyonu geçmişti. 
 
image
 
Göç aile birleşimleri ile sürdü
 
1973'te göçün resmen durdurulması işçi akının hızını önemli ölçüde kesti, ancak bu kez aile birleşimleri başladı. Almanya'ya kısa süreliğine çalışmak için gelen Türklerin baştaki planları zamanla değişti ve geri dönüş planları sürekli ertelendi. Geri dönüş planlarını erteleyen Türk işçileri, memlekette bıraktıkları eşlerini ve çocuklarını da getirmeye başladı. Böylece bu tarihten itibaren göç daha çok aile birleşimi çerçevesinde gerçekleşti. Federal İstatistik Dairesi'nin verilerine göre 2020'de Almanya'da toplam bir milyon 461 bin 910 Türk vatandaşı yaşıyor. Ancak Alman vatandaşlığına geçen ya da 2000 yılından sonra doğup Alman vatandaşı olarak kaydedilen Türkiye kökenliler bu istatistikte yer almıyor. Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi Vakfı'nın verilerine göre ise Almanya'da 2,8 milyon Türkiye kökenli yaşıyor.
                 image
 
Sosyal ilişkilerde canlanma
 
Ailelerini yanlarına getiren Türk işçileri, çocuklarını anaokullarına, okullara yazdırdılar. Buralarda Alman ailelerle karşılaştılar. Daha önceki Heim (yurt) yaşamlarında daha çok kendi aralarındaydılar. Almanlarla ilişkileri iş yerleriyle sınırlıydı. Büyük bir çoğunluğunun Almanca bilgisi hiç yok denecek kadar azdı. Eşler ve çocukların gelmesi onların yaşamlarında da yeni pencereler açılmasına yol açtı. Ancak bu ilişkiler sadece ilgili alanlarla sınırlı kaldı, sosyal ilişkilere dönüşemedi. Almanya'da Türkiye kökenlilerin nüfusunun artması, uyum tartışmaları, Alman ve Türk toplumlarının yakın ilişkiler kuramaması karşılıklı olarak önyargıları da besledi.
          image
 
Irkçı saldılar can aldı
 
1990'den sonra Türklere ve Müslümanlara yönelik ırkçı saldırıların artması Türkiye kökenliler arasında tedirginlik yarattı. 1992'de Mölln'deki evlerinin ırkçılar tarafından kundaklanması sonucu üç Türk, 1993'te Solingen'deki ırkçı saldırıda ise beş Türk yaşamını yitirdi. Aşırı sağcı terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) 2000-2007 yılları arasında aralarında sekiz Türkiye kökenlinin de bulunduğu 10 kişiyi öldürdü. Enver Şimşek, Abdurrahim Özüdoğru, Süleyman Taşköprü, Habil Kılıç, Mehmet Turgut, İsmail Yaşar, Mehmet Kubaşık ve Halit Yozgat NSU tarafından katledildi. 2020'de Hanau'da beşi Türk dokuz göçmen kökenlinin yaşamını yitirdiği ırkçı saldırı, Almanya genelinde tepkiyle karşılandı.
 
image
 
Türk girişimcilerinin ekonomiye katkısı 50 milyar euro
 
Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki kalkınmasında katkıları olan Türk göçmenler günümüzde de ülkenin gerek sanayisinde gerek sosyal yaşam alanlarında önemli bir güç oluşturuyor. Düsseldorf merkezli Almanya Türk İş İnsanları ve Sanayicileri Derneği (ATİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Sarıyar ülke genelindeki 100 bin civarındaki Türk girişimcinin 500 binden fazla insanı istihdam ettiğini ve Alman ekonomisine yılda yaklaşık 50 milyar euro katkı sunduğunu ifade ediyor. 
image
 
Sanattan, spora, bilimden, siyasete yarım asırlık Almanya macerası
 
Almanya'daki Türkiye kökenliler sadece sanayide değil, bilimden sanata, politikadan dijital sektörlere kadar çok geniş bir yelpazede de etkililer.
 
Siyasette ilk Türk bakan Aygül Özkan ve Federal Meclis Başkanvekili seçilen Aydan Özoğuz, Yeşiller'in eski eş genel başkanı Cem Özdemir, Hannover Anakent Belediye Başkanı Belit Onay, tıpta BioNTech'in kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin, Dr. Özlem Türeci ve yapay kalp uzmanı Dr. Dilek Gürsoy, fizikte Prof. Dr. Onur Güntürkün, bilimde Göttingen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Tolan, medyada Deniz Yücel, Özlem TopçuNazan Eckes, Pınar Atalay, futbolda İlkay Gündoğan, Mesut Özil, Halil-Hamit Altıntop kardeşler, sinemada Renan Demirkan, Fatih Akın, Sıla Şahin, Erol Sander, Mehmet Kurtuluş öne çıkan bazı isimler.
 
Tuncay Yıldırım - DW

DİĞER HABERLER

YAZARLAR

KONUK KOLTUĞU KONUK KOLTUĞU
 TÖREHAN ÇİFTİ DOKUNULMAZLIK PEŞİNDE
Engin Ertem Engin Ertem
 KENTSEL DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜN CAN SİMİTİ
Mutlu Demirdelen Mutlu Demirdelen
 İRANLI'NIN KKTC'Yİ SİNSİ İŞGAL GİRİŞİMİ
Cansu Aksoy Cansu Aksoy
 AİLE MAHKEMELERİNİN DİKKATİNE!
Av. Remzi Kazmaz Av. Remzi Kazmaz
 AKBELEN ORMANLARI VE PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Süleyman Yıldız Süleyman  Yıldız
 AKLIM BOSNA'DA KALDI

SİTE ANKET

TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK SORUN NEDİR ?








EN ÇOK OKUNANLAR